tag:blogger.com,1999:blog-66342086363089424012024-03-18T04:35:38.416+03:00Karşı bloKKarşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.comBlogger399125tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-55896139225704044072024-01-01T00:27:00.002+03:002024-01-01T00:51:15.100+03:002024<p>Lan hayat güzel, eforsuz, mutlu olabiliyormuş. 2023 yılı biterken bunu hatırladım son iki aydır.</p><p>Hep çekindiğim, korktuğum şeylere, bir kapı açıldı, Ve çok şaşırtıcı ama bahsedeceğim üzücü dramatik bir şey yok, mutluyum.</p><p>Onun dışında yeni bir şey pek yok. </p><p>Amına koduğumun siyasal islamcıları ülkenin anasını sikmeye devam ediyor tabi, huzurlu olmak zor genel anlamda;</p><p>Dolayısıyla bireysel olarak sevdiğimiz insanlarla, sevdiğimiz şeylerle ne kadar vakit geçirebilirsek kar kalıyor perde inmeden.</p><p>Çok öfkeli, çok bıkkınım, ama eskisinden daha korkağım gibi., her konuda olmasa da.</p><p>Onun dışında 2 aydır ne kadar yaşlandığımı daha iyi anlıyorum bel/kalçadaki kas problemimden, gerçekten çok can sıkıcı, ne bir şeyden zevk alabiliyorum ne de özgürce bir şey yapabiliyorum, en mutlu anlarımın bile içine sıçabiliyor. Fiziksel acısını geçtim psikolojik olarak çok geriyor.</p><p>Bu konuyu düzeltmek için çok ciddi anlamda hayat stilimi değiştirmem ve adapte olmam lazım.</p><p>Öyle valla, bu blogda genelde hep değpresif anlarda yazmışım özellikle yılbaşı zamanlarında, ama 2024 için umutluyum.</p>Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-88436654373773793542023-08-13T02:39:00.002+03:002023-08-13T02:39:26.986+03:00Sosyal medya<p>muhteşem bir ayna</p><p>içinde yaşadığımız bok çukuru için.</p><p>iş güç gereği burada güçlü olmak şart.</p><p>ama ne kadar aptallığa, bağnazlığa, vasatlığa katlanabilirsin bu uğurda.</p><p>gerçekten çok zor, keşke mecbur olmasam hiç.</p><p><br /></p>Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-69208903600005228242023-07-09T01:43:00.000+03:002023-07-09T01:43:28.959+03:00mf<p>Bugün Özkan Uğur ölmüş.</p><p>Açıkçası mfö hayranı değildim pek. </p><p>Oyunculuğunu eğlenceli bulsam da hiç takip edecek kadar umursamadım.</p><p>Bir kaç MFÖ şarkısı ve</p><p>"hoop burdayım!" "tamam da niye ordasın" dan ibaretti belki benim için kurabildiğim bağ.</p><p>Ölen birisinin arkasından en acımasız , en yadırganacak ama en samimi yorumu yapacağım: Bana düşündürdükleri.</p><p>Aklıma Gora'nın ilk fragmanını ilk izlediğim zaman geldi, </p><p>Cem yılmazın "bir tat, bir doku" şovunu winampdan ilk kez dinleyip, pınar noooldu kısmında yerleye yattığımız aynı yerde, Duburatif patates'in evinde. Onun aldığı bir pc dergisinin verdiği cd'nin içinden gelmiş bir video dosyası.</p><p>Cd diyorum, dergi diyorum, o kadar eski zamanlar.</p><p>Filmin uzay mekiği efektlerinin iyi olduğundan, acayip işler olduğundan falan bahsediliyor.</p><p>Heyecanla izliyoruz fragmanı, merak ediyoruz filmi.</p><p>20 sene önce.</p>Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-79630123341561934322023-01-01T01:05:00.002+03:002023-01-01T01:05:37.265+03:002023<p> Gerçekten yazacak bir şey yok geçmiş yıl ile alakalı daha önce söylemediğim.</p><p>Sadece artık eskisi kadar genç olmadığımı daha çok hissediyorum, buradan döner mi işler bakalım.</p>Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-50481644962536007222022-01-03T03:16:00.001+03:002023-12-09T18:47:05.213+03:00Kabulleniş<p>Return to hogwarts'ı izledim şimdi.</p><p>20 yılı geçmiş ilk filmden bugüne.</p><p>Ben bu serinin filmleri ve kitaplarıyla bağlandım hayata çoğu zaman, bir çok güzel özel anılarım, arkadaşım oldu sayesinde. Bir çok korkunç, üzücü anımda teselli oldu.</p><p>20 yıl nasıl da geçmiş,</p><p>1. filme nasıl okuldan arkadaşlarımla gittiğimi hatırlıyorum. Ön yargılıydım biraz, tv'e çok reklamı döndüğü için.</p><p>2. filme nasıl Harun'la gittiğimi, Emma Watson'a aşık olduğumu, film çıkışı Ankamall'den (o zamanki adıyla migros avm) çıkıp koştur koştur maltepe pazarına Chamber of Secrets'ın oyununu almaya gittiğimizi, ucu ucuna tezgahlar kapanırken aldığımızı, o zaman yaşadığımız felaket, küçük, kötü eve gelip, bilgisayarıma oyunu kurarken "acaba çalıştıracak mı" korkumu, çalıştırdığındaki heyecanımı, oynarkenki sevincimi hatırlıyorum.</p><p>3. filmin setinden sızan fotoğrafları nasıl sihirbaslasin.net'ten takip ettiğimi, filme yine Harunla nasıl gittiğimi hatırlıyorum.</p><p>4. Film için üniversite hazırlıkta filmin çıkacağı Cuma günü nasıl okul çıkışı sinemaya tek başıma gittiğimi, filmden önce McDonald's dan bicmac menü yediğimi, introda salonun nasıl alkışlamaya çığlık atmaya başladığını hatırlıyorum. Ertesi gün Tunayla tekrar gittiğimi de hatırlıyorum. Pazar günü de dersanesi sabahtan olan Harun'la tekrar gittiğimi de.</p><p>5. Film çıktığında parçası olduğum, 7. ve son kitabın amatör çevirisini yapan YoldaşlıkHP gurubundaki toplu msn konuşmalarını hatırlıyorum. Filmden gelip heyecanla yazdığımızı.</p><p>Sonrasında kitabın Türkçesi resmi olarak da çıktığında utopyam.com'daki tayfa ile buluşup kitaplarımızı aldığımız, ortadünya kafeye gidip sohbet ettiğimizi, sonrada nedjima'da sırayla kitabın girişini, sırayla bölüm bölüm okuduğumuzu hatırlıyorum</p><p>6. Filmin ilk gece yarısı gösterimini hatırlıyorum, akşamüstü "çok nadir bir süreç olarak :D" o zamanki kız arkadaşımla buluşup, sonrada harunun çalıştığı bara. Sonra birlikte başka bir bara geçip saatin gelmesini beklediğimizi, orda lafa dalıp geciktiğimizi, koştura koştura gittiğimizi, bir noktada benim kız arkadaşım ve harunu geride bırakıp filme yetişmeye çalıştığımı :D</p><p>7. Kitabın ilk filmine yine ilk gece yarısı seansa gittiğimizi (burada enteresan veya özel bir şey yoktu yazacak :D ) O güne dair hatırladığım detay, öğlen vadide koşuyordum, hem sevinçle hem bitiyor artık diye sinirle.</p><p>Ve son film. Yine ilk gece yarısı seansı. Eve dönüşümü hatırlıyorum bir sürü bira almıştım, çok büyük bir boşluktaydım, artık bekleyeceğim bir şey kalmamıştı seriyle ilgili ne kitap ne film. Çok tuhaftı, sonunda bitmişti.</p><p>O dönem aşık olduğum kız yazın İstanbuldaydı, Onla görüşmek için istanbula gidecektim, O senenin ilkbaharında Mehmetle çektiğimiz kısafilm ödül almıştı, ordan payım olan parayı ona harcadım, istanbula gittim, o kızla görüştüm ve bir kez de onla izledim son filmi. çok güzel bir gündü, detayları 2011 yazılarım arasında bir yerlerdedir.</p><p><br /></p><p>Neyse diyeceğim şu; Olay Harry Potter değil çoğunlukla, olay hayatı yaşamak paylaşmak, yalnız olmamak. Son yıllardaki en büyük eksikliğim. Geçmişe yönelik nostaljideki görmezden geldiğim sebep sanırım.</p><p><br /></p>Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-20694282999957180492022-01-01T00:30:00.001+03:002022-01-01T00:30:44.304+03:002022<p> 2021'i özetleyemeyeceğim çünkü bir şey olmadı.</p><p>Sik kadar ömrümüzde benim için bomboş bir yıldı.</p><p>Ülkenin getirildiği hal ve bu halin sorumluları, o sorumluları destekleyen sik kafalılar olduğu sürece de umuda da yer yok.</p>Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-22625213597679330282021-10-26T00:15:00.001+03:002021-10-26T00:15:41.917+03:00Nostalji Boktanlığın İşaretidir<p> Geçmiş ne kadar güzel görünüyorsa, hayatın o kadar boktandır.</p>Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-79919045357653351892020-04-24T01:06:00.004+03:002023-12-09T18:52:10.855+03:002020Sene bitmeden 2020 yazısı yazıyorum<br />
<br />
Şubat serisi,<br />
Hayatımın en zor dönemlerinden bir tanesiydi, 2012 Şubat<br />
<br />
Birinden hoşlanıyordum. Olmadı. Dedem hastaydı, hayata tutunuyordu, olmadı.<br />
Zaman her şeyi çözüyor ama.<br />
Ne o kızı düşünür oldum, ne de hüzünle dedemi.<br />
İyiki uğraşmışım, iyiki dedemmiş hem bana hem ailemize o kadar destek olmuş diye tebessüm ediyorum.<br />
Kendimi bilinmeze attım, yepyeni yollar açtım,<br />
Düşünemezdim bu noktaya geleceğimi.<br />
Ama geldim.<br />
<br />
Şimdi tüm dünya hasta, insanlar hasta, bir de corona boku çıktı. Ülke bombok insanlarla dolu. yöneticisinden vatandaşına, neredeyse hepsinden tiksiniyorum.<br />
Annem ve ailemden 9-10 kişi, tanıdıklarımdan, arkadaşlarımdan, dostlarımdan 20-30 kişi harici herkes ölse umrumda olmaz. Böylesine duygusuz oldum son yıllarda ve korkuyorum bundan. Çünkü dediğimde ciddiyim.<br />
<br />
Gel gelelim<br />
<br />
Yine bir aile büyüğüm öldü, kalan son yaşlı akrabam, derinlerde kalan son kök, 90 yaşındaydı gayet normal. <a href="http://karsiblok.blogspot.com/2010/12/burada-belirttigim-uzere-yeni-ylms-yeni.html">Annanem ile ilgili bir yazım</a> vardı yıllar önce yazdığım, yine onu kaybedeceğimizi düşündüğümüz ama işlerin enteresan şekilde iyi gittiği.<br />
Coronadan. Ne Çinlileri, ne sorumsuz olan keyfine dışarıda gezenleri, ne de kaldığı bakım evindekileri suçlayabiliyorum. Kimseyi suçlayamıyorum o kadar boktan bir durum ki.<br />
Hiç bir yaratıcıya, kadere inanmıyorum, hayata devam etmek bir şans işi, adil değil bana göre. Ama yinede gayet yüksek olasılıklı bir şey de olsa, işlerin alehinde olması, bir muhattap veya bir suçlu olmaması çok kötü.<br />
<br />
Keşke inançlı bir insan olsaydım, bu dünyadaki kötü şeylerin cezalandırılacağına, kaybettiklerimizle elbet buluşacağımıza inanabilseydim. Hayat o kadar kolay olurdu ki... Herhalde en büyük kıskançlığımdır bu.<br />
<br />
Ne kariyerim hayal ettiğim gibi, ne hayatım. Ama buna sızlanmak o kadar boş geliyor ki. Kafamı sikeyim vakit varken %100'ümü vermedim. Ölüm döşeğindeki yaşlılar gibi yapamadıklarıma dair pişmanlıklar hissediyorum. Ama işin komik yanı şu ki, bildiğim kadarıyla bir sıkıntım yok ve yaşamaya devam edebilecek kadar şanslıyım, elim ayağım tutuyor, kafam çalışıyor. Ve bu böyle olduğu sürece şikayet etmeyeceğim.<br />
<br />
Şu an sahip olduğum ne pişmanlığım ne başarısızlığım varsa bunun sorumlusunun ben olduğunu bilecek kadar mantıklıyım. Bu da ikinci keşkem, keşke kendime karşı daha mantıksız iyimser olabilsem. Bahanelere kendimi ikna edebilsem. Başkalarını edebildiğim kadar.<br />
<br />
Hiç mi iyi bir şey yok. Var. Tüm bu son olaylar olurken biriyle yazışıyordum. Bir kız. Evet dünya yarrağı yerken ben bir kızla yazışıyordum ve dünya kısmı umurumda değildi.<br />
Ha ne güzel kızmış diye tesadüfen denk geldiğim, konuştukça ne kadar çok ortak yönümüz olduğunu, birbirimizi ne kadar iyi anladığımıza şaşırdığım bir kız.<br />
<br />
Ama bir insanla 1 ay boyunca deli gibi konuşursan.. er ya da geç tıkanıyorsun, insanlar birlikte zaman geçirmek, birlikte yeni anılar yaratıp yaşamak için tasarlanmış. Bu şekilde sınırlı iletişim kurmak için değil.<br />
<br />
Her yeni tanıştığım insandan standart olarak nefret ederim ben, ya öyle kalır, ya nötr'e yükselirim, ya da o demin bahsettiğim 20-30 kişiden olurlar benim için. 30 yılda anca o kadar oldu.<br />
<br />
Dolayısıyla bu kadar rahat konuşabildiğim, anlaşabildiğim bir hatun o kadar nadir bir şey ki benim için, coronanın da dünyanın da aq diyordum konuşurken. Ama konuşurken. Artık konuşacak şeylerimiz tükendi sanırım. Geçmişlerimizi paylaştık, günümüzü anlattık... e artık her gün aynı siktiğimin dünyasında! Neye öfkelendiğimi bilmeden öfkeleniyorum deli gibi.<br />
<br />
31 yaşında, odamda, sarhoş, acı hissederek kendi kendime yazıyorum, konuşuyorum.<br />
Ama ben uyum sağlarım hayatta kalırım. 10 yaşında babamı da kaybetsem, sonrasında zorluklar da çeksek, farklı dönemlerde farklı problemlerim de olsa hallederim, hallettim.<br />
Bu siktiğimin günleri de geçecek, korona da olsam coronanın da amına korum.<br />
Ne olursa olsun ben devam ederim sonuna kadar. Ama işte bazen zorlaşıyor, can sıkıcı oluyor. Heh işte ben o zamanların geçmişini sikeyim. Sikeyim ki o zamanlar gelmeden önceki zamanların tadı çıkmış olsun.<br />
<div>
<br /></div>
Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-51236627980681735052020-01-01T02:42:00.002+03:002020-01-01T02:42:22.847+03:002019Bok gibi bir yıldı
Hayır kötü bir şey olmadı.
İyi bir şey de olmadı.
Hiç bir şey olmadı ulan.
Ne kendimi bir konuda geliştirdim.
Ne farklı bir şey yaptım.
Ne yeni bir insan sevdim, ne sevildim.
Ömrümden bir yıl yok oldu gitti.
Ve zaman gittikçe daha hızlı akıyor.
Her yıl her gün ölüme biraz daha yaklaşıyoruz.
Hiç bir şey olmayan bir yıldan çıkacak en iyi ders ise bir daha tekrarlamamak için çabalamak.
Üniversite dönemlerimdeki "ulan bu yıl güzel olmadı", "ulan bu yıl şu olmadı", diye şikayet ettiğim başarısızlıklarımı özlüyorum.
O zamanki imkansızlıklarımla yaptığım denemelerimi, başarısızlıklarımı, çıkarttığım dersleri özlüyorum.
Buradaki eski girdilerimi okuduğumda oradaki heyecanı özlüyorum.
Tutupta büyüdük dünyamız değişti diye dışarıya bok atmayacağım,
Evet büyüdüm ama dünyaya bakışım değişti, Ama buna buna ayak uyduramadım.
Eğer 2019'u beğenmediysem bu benim bok yemem.
Eğer 2020 farklı olsun istiyorsam da yine bunu ben yapabilirim.
Eskiden buraya ne çok yazardım, sadece belli az sayıda insan okurdu.
Şimdi her bokumu, bir sürü yerden paylaşıyorum bir sürü de insan görüyor. Bir özelliği yok.
Nostalji eskiden güzel bir şey gibi gelirdi, şimdi ona kapılmak mutsuzluk/başarısızlık göstergesi gibi geliyor.
2019 Kutay Out!
Bu sene görüşürüz!Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-45853142170914861332014-04-02T00:10:00.004+03:002023-12-09T18:53:30.456+03:00How i met, How I Met Your MotherBehzat Ç. bittiğinde üzülmüştüm.
Fringe bittiğinde çok üzülmüştüm.
Lost'u zamanında izlemedim ama onu bitirdiğimde de çok üzülmüştüm.
Ama How I Met Your Mother bitince hepsinden farklı bir şey oldu.
Diğerleri kadar derin, felsefi, dramatik veya kafa açıcı bir dizi değildi belki ama hepsinden daha çok duygusal bağ kurmuştu benimle.
9 sene.
Ben üniversiteye başlamamıştım bu diziye başladığımda, şimdi master'ım bitiyor.
Hayatımın belkide en dolu en heyecanlı kısmında benimle oldu.
Sevgilimden ayrıldığımda da himym'ı açıp güldüm, moral buldum, kendimi Ted'in yerine koyup "elbet herşey yoluna girecek" dedim. Karakterleri çevremdeki insanlara benzetip, sanki arkadaşım gibi görmüştüm.
Şimdi dizi bitti.
Bende farkındayım son sezonları ilk sezonlarından çok daha uzak çok daha zorlama.
Serinin finalinde işlerin en başa dönmesini ben de çok sevmedim.
Ama "Sonsuza kadar mutlu yaşadılar" klişesi ile bitmemesine sevindim. Daha da gerçekçi oldu her şey.
Ama 22. bölümde ted'in söylediği "In the end, all we can do is promise to love each other with everything we've got. Because love's the best thing we do." Repliği işlerin nasıl biteceğini bilmesek bile her zaman iyi bir insan olup, elimizden geldiğince sevmemiz gerektiğini çok güzel özetliyor bence.
Ve geri dönüp bakınca serinin özeti de bu bence.
Seride emeği geçen herkese teşekkürler bu güzel 9 yıl için.Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-35054414771470662472014-01-01T00:39:00.004+02:002014-01-01T00:39:57.172+02:002013En çok şey öğrendiğim sene 2013 oldu sanırım.
Çünkü;
Okula gitmedim pek.
Bir sorumluluğum yoktu, kimse ne yapmam gerektiğini söylemedi.
Canım ne istiyorsa onu yaptım, onu öğrendim.
25 yaşına girdim artık çeyrek asırlığım.
Direnişe katıldım, insanları hiçe sayan, hırsız, ırkçı, terbiyesiz hükümete ve onun köpeklerine karşı durmanın zevkini tattım.
Kimseyi sevmedim bu sene sanırım, kimse için fazla çaba harcayamadım, istesem de.
Kendimle biraz daha barıştım, kendimi olduğum gibi kabul etme konusunda daha iyimserim artık.
Çalışkanlığın önemini daha çok anladım.
Daha az uyumaya alıştım.
Pek gezemedim, ama kurduğum hayallerle onu telafi ettim diye umuyorum
Harika insanlarla tanışma, çalışma ve zaman geçirme şansı buldum.
An; 1 Ocak 2014 00:38 evde bilgisayarımın başındayım, boynum tutuk 2 gündür, fazla hareket edemiyorum ama huzurluyum.
Dolayısıyla iyi bir seneydi
Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-76231765971425367302012-12-31T22:53:00.003+02:002023-12-09T18:55:17.837+03:002012Geçen sene bu saatlerde (31 Aralık 23:00) tüm aile oturmuş yemekteydik hakim evinde ve bende bir yandan sürekli telefonuma bakıyor, 1 yıldır düşündüğüm kişi ile mesajlaşıyordum. Yanımda da dünyada kalan insanlardan en saygı duyduğum insan oturuyordu. Fena bir gün değildi.
Bir önceki gün bir hikaye yazmıştım. Hiç bir şey umduğum gibi gitmedi, önce o hayalim yıkıldı, yazdığım hikaye olmadı, sonra o saygı duyduğum adam öldü.
Ama sene orada bitmedi her dibe vuruş gibi hiç denemediğim şeyler yaptım, kendimi bilmediğim bir yere attım ve bu bambaşka kapılar açtı.
Bu sene tek öğrendiğim şey, sürekli harika olmamak, hissetmemek sorun değil.
Hatta normal olan o. Belki çok önce anlamış olmam gereken bir şey.
Şimdi 2012'nin sonunda 31 Aralık gecesinde evde oturdum bunu yazıyorum.
2012 iyi değildi. Zaten öyle olacağına da çok inanamıyordum, daha çok umuyordum.
Olmadı.
2013'ten hiç bir beklentim yok artık. Ne başarı, ne mutluluk. Sağlık olsun yeter. Geri kalanları yapabilirim veya yapamam. Şart değil, dert değil.Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-47931670559546473042012-08-07T03:19:00.002+03:002012-08-07T03:20:58.942+03:00Açlık OyunlarıŞimdi Hunger Games'i izledim de aklıma geldi kitabı neden okumuştum, filme gitmeyi neden o kadar çok istemiştim.
Seri güzel, hoş, sevdiğim bir tarz. Ama şimdi izledim de içi boş kaldı. Serinin değilde böyle benim boğazımın oralarda bir yer.
Ama çok güzel <a href="http://www.youtube.com/watch?v=YFEDTtKaFzU">soundtrack</a>'i var ilk dinlediğimde güzel, şimdi ütopik gelen.Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-3406055294123427922012-06-26T11:17:00.002+03:002012-06-26T11:17:35.264+03:00Yine bir rüyaUçaktayım, Ümit Burnuna gidiyorum. Yanımda da çok güzel bir kız var, havadan sudan konuşuyoruz, kız esmer, renkli gözlü ve baya güzel, bana hayatını anlatıyor, hiç bir akrabası yokmuş, kendi yaşıyormuş ve sürekli gezmeye çalışıyormuş, çok enterasan bir kızdı.
Derken Afrika üzerindeyken aşağıda büyük bir deprem oluyor ve her nasılsa Uçağın acil iniş yapmasına sebep oluyor. Ama inişten sonra herkes ayrı bir tarafa savruluyor.
Ben büyük bir boşluğun ortasında, bir demir yolunun hemen yanındayım. Bir tren geçse de merkezi bir yere gitsem diye bekliyorum. Derken bir tren geliyor çok yavaş hızda, bende çaktırmadan tırmanıyorum trene ve lokomotifin hemen arkasına geçiyorum.
Geçmez olaydım. Meğerse çok yakındaki bir savaş alanına asker taşıyan bir trenmiş.Ve lokomotifte iki tane asker var. Savaş yapılan şehre girdiğimizde bir tanesi vagonları kontrol etmek için arkaya gitmeye karar veriyor.Ben demirlerden sarkarak saklanıyorum, asker geçince de arkasından yaklaşıp kafasına demir bir çubukla vuruyorum. O bayılıyor veya ölüyor bilmiyorum, Bende durum farkedilmeden şehrin içine girmiş ve zaten iyice yavaşlamış trenden atlayıp hemen arka sokaklara koşuyorum. Bir sürü ara sokak var. Hepsi birbirine benziyor. ben ara sokaklara girdikçe insanlar çoğalıyor. Sokakları geçe geçe kendimi çok geniş bir caddede buluyorum. cadde boyunca iki yanda da apartmanlar var ve giriş katlarının tamamı tek kişilik hapishane hücreleri. Kimisi boş kimisi dolu, dolu olanlarında kimisinde insanlar hayatta kimisinde değil.
O arada sokağın diğer ucundan askerlerin geldiğini görüyorum.kapısı açık olan hücrelerden birinde ölü biri gözüme çarpıyor, kıyafeti gayet yerel, onu soyup onun kıyafetlerini giyiyor ve etrafta tek tük gezen yerlilerin arasına karışıyorum.(bu noktada hücrenin içine tamamen girmemeye çalışıyorum, tamamen girersem herşey bitecekmiş gibi düşünüyorum, bu ne anlamda bilmiyorum)
Sokak boyunca kafamı hiç kaldırmadan yürüyorum. daha normal görünümlü bir sokağa geliyorum burası artık daha kalabalık, bir meydan gibi bir noktada toplanıyor insanlar. Derken arkamdan birinin bana yaklaştığını farkediyorum. Dönüp baktığımda siyah kırmızı ve pembe renklerden peçeli bir kadın var, yaklaşınca farkediyorum ki, uçaktaki kız.
Sarılıyoruz, baya şaşkın o da. İkimizde ne yapacağımızı bilmezken tanıdık biri görmek çok güzel bir duygu ve aitlik hissi. O da bu şehre yürüyerek gelmiş. Neyse biz etrafta Türkiye'den gelen başka kimse var mı diye bakınıyoruz ama dikkat çekmemeye çalışırken bu çok zor. O sırada Türkçe bir ses duyuyorum. "Elçilik bu tarafa görevliler gönderecekmmiş, hayatta kalanları aldırmak için" Haber sevindirici ama nereye gönderecek nasıl toplanacağız bunlar havada kalmış. Biz onları düşünürken, meydanın girişinden bir kamyonet geliyor asker dolu, ve kamyonet kasasının en önünde duran adamı tanıyorum: Trendeki diğer adam. (bu noktadan sonra tüm konuşmalar türkçeye dönmüştü) Asker, bir arkadaşının öldürüldüğünü ve sorumlunun düşen uçaktan kurtulanlardan biri olduğu ve şu an o kişinin burada olduğuna inandıklarını söylüyor. ve orada bulunan herkesi inceleyeceklerini söylüyorlar. Ben kıza, gitmem gerektiğini eğer benle yakalanırsa onu da öldüreceklerini söylüyorum. O da bana "beni tek yabancı olarak bulsalar beni naparlar sanıyorsunki ben de geliyorum" diyor. Ve meydandan kaçmaya karar veriyoruz.
Rüyanın burdan sonrası biraz acaip, tam bu noktaya arka arkaya 3 kere olaylar başa sarıyor. ve her birinde farklı davranıyorum. Birinde merkezden kaçıp elçiliğe ulaşıyoruz ve kurtuluyoruz... Birinde elçiliğe gittiğimizde orasıda işgal edilmiş ve oradaki askerlerden biri yanımızdaki tüm eşyaları alıp bizi şehre geri gönderiyor... Birinde de meydandan kaçarken yakalanıp vuruluyoruz.
Özetle son zamanlarda gördüğüm en iyi rüyaydı, Uyanıpta Ankara'da kendi yatağımda olduğumu anladığımda bildiğin üzüldüm :DKarşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-73632856779689962612012-05-12T00:55:00.001+03:002012-05-12T00:55:29.702+03:00Öyle olmasaydıBir insanı kırdım bugün, 2 buçuk haftadır tanıdığım, ve kırmayı hiç istemediğim bir insanı.
Ama kendimi suçlu hissetmiyorum, ne bir yalan, ne de bir kötü niyetli hareketim oldu.
Sadece durumun gidişatı o insanı kırdı.
Üzgünüm ama yapabileceğim başka bir şey yok.Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-33991055212917951952012-05-12T00:41:00.002+03:002012-05-12T00:41:45.604+03:00Bahar gelmişŞenlikler başlamış, insanlar gitmiş eğlenmiş falan.
1-2 sene önce olsa şenliklerden haftalar önce planlar yapar hepsine giderdim.
Hayır yaşlanmadım da öyle de hissetmiyorum. Ama eksiğim.Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-11673545394713306482012-05-01T01:36:00.004+03:002012-05-01T01:36:51.615+03:00MeselaBazı olmayacak şeyleri kabullendim ama bu onları artık istemediğim veya daha az istediğim anlamına gelmiyor.
Örneğin kendi başıma uçamayacağımı da yıllar önce kabullenmiştim ama hala istiyorumKarşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-35784498464724111192012-04-18T23:17:00.001+03:002012-04-18T23:17:59.009+03:00Soktuğumun alerjisiBahar ayı sebebiyle o kadar çok burnum akıyor ki, artık en büyük korkum hapşırık krizleri veya burnumun çok akmasına bağlı, salya sümüğe bulanmış bebeler gibi görünmek değil; dehidrasyon.
Yani içtiğim her şey bir şekilde solunum sistemime gidiyor ki o kadar çok şey çıkabilsin di mi?
Var mıdır acaba tarihte burun akıntısına bağlı aşırı su kaybından yaşamını yitiren biri?Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-84587457022640407442012-04-13T12:15:00.000+03:002012-04-13T12:21:21.486+03:00Yine bir acayip rüyaRüyamda insanları önce vampire, 2 gün sonrasında bir vampir assassin'e dönüştüren; 3 gün sonra da öldüren bir virüs vardı. Vampir assassinler tamamen kontrollerini kaybemiş vahşi vampirler gibiydiler ve ulaşabildikleri her insanı öldürmeye çalışıyorlardı ama zaten 4. güne gelemeden ölüyorlar ve sarı-kahverengi böceklere dönüşüyorlardı.
Terkedilmiş bir evde yaşayan bir grup araştırmacı da bu virüsün bulaştığı insanları kaçırıyordu diğer insanların böyle bir şey den haberi olmasın diye.
Bende güneşin yeşil olduğu(niye öyle bir şey oluyorsa) günlerde çok dışarıda kaldığım için hastalığa yakalanıyordum. Bu adamlar beni yakalayıp kaçırıyorlardı ve bir şey enjekte ediyorlardı. Bu sayede virüsün yayılımı yavaşlıyordu ve benden belediyeye ait bir takım bilgileri çalmamı ve bu bilgiler sayesinde bu virüsün durdurulabileceği anlatılıyordu.
Çalacağım belgeler bir harici diskteymiş. Ben belediye binasına girip buluyordum onu. Ama biri önceden ona ateş etmişti parçalanmış haldeydi.
Parçaları alıp çıktım belediye binasından...
Rüyayla ilgili hatırladığım ek detaylar; Dışarıdaki tüm elektrik ve ışık direklerinde kafesler vardı ve içlerinde değişik değişik kuşlar vardı. Hiç serbest uçan kuş yoktu. Ayrıca tüm binalar müstakil ev gibiydi.
Sonra uyandım.
Yorum bile yapamayacağım. Bu ne lan!?Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-18572385160746632512012-04-11T00:33:00.003+03:002012-04-11T00:48:33.772+03:00Açlık OyunlarıAçlık Oyunları güzel bir seri idi. 2 haftada okumuştum 3 kitabı da.<br />Ama filmine gidemedim.<br />Gidecek insanlar vardı tabi, vakitte vardı, kaldı ki hala var vakit.<br />Ama gidemem.<br />Kitabı öğrenmem, okumam, ilgi duymam falan benim edebiyata olan ilgimden değildi.<br />Belirli bir insana olan ilgimden idi.<br />Kitabı okurken Katniss'i hep öyle hayal ettim.<br />Kendimi de oradaki fırıncı çocuk gibi görüyordum.<br /><br />Onun şansını yaşamak istedim. <br />Onun gibi ölümle yüzyüze gelsem de, zorluklar çeksem de, hayal edebileceğim en güzel şeyleri bir şekilde yaşayabileceğimi düşünüyordum.<br />Ama ben ne fırıncı çocuk kadar ölümle yüzyüze geldim, ne o kadar zorluk çektim.<br />Keşke o kadar zorluk çekseydim de sonu onunki gibi olsaydı.<br />Keşke şimdi odamda güven içinde oturacağıma ölümüne savaşacak bir sebebim olsaydıda, hikayemin sonu onunki gibi olsaydı.<br /><br />Ama kendime ne kadar savaş yaratsam da, hayatta kalsam da sonum öyle olmayacak.<br />Ancak kendim bileceğim "Gerçek mi; Değil mi?" sorusunun cevabının "gerçek" olmasının anlamını, acısını.Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-50142717190383074902012-04-08T00:43:00.002+03:002012-04-08T00:49:39.245+03:00Nisan gelmiş haberim yokFoto eğitim videoları yapmaya başladım, <br />Daha sonra dallanıp budaklanacaklar. Foto temelli olmaktan çıkıp baya bir geniş kitleye hitap edecekler.<br />Buradan da paylaşacaktım videoları ama üşeniyorum. Zaten yakından takip eden biliyordur, yada zaten kimse de durup dururken merak etmez sanıyorum.<br /><br />Hem yutupta hem tivitırda hem feysbukta bir çok kişi takip etmeye başladı ilk bölümün ardından.<br />Ama henüz asıl amacına ulaşmadı videolar. <br /><br />Hala tamamen bir şeye konsantre olabilir durumda değilim. Hala yatınca 45 gün öncesinin kabuslarını görüyorum. Ya da daha kötüsü 45 gün önceki şeyler olmamış, her şey ütopik bir ortamdaymış gibi rüyalar görüp, sonra uyandığımda kabus yaşar gibi oluyorum.Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-3790097278899917532012-03-19T13:13:00.001+02:002012-03-19T13:15:18.282+02:00AlarmSabah ttnetten arayıp kampanyalarından bahsetmek için beni uyandıran müşteri servisi!<br />İsmine feysbuktan baktım, orda kek gibi cep numaranı da paylaşmışsın,<br />Bende seni gece arayıp uyandırmazsam!Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-72177496236159975072012-03-09T21:44:00.001+02:002023-12-09T18:58:55.722+03:00343<a href="https://p.twimg.com/AnjFb_wCAAE99oH.jpg"><img alt="" border="0" src="https://p.twimg.com/AnjFb_wCAAE99oH.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 538px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 480px;" /></a><br />343 gün önce burada oturuyordum. Yalnız değildim, gülümsüyordum, heyecanlıydım.<br />Bugün de oturdum. sıkkın.Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-70488124401916095702012-03-07T02:11:00.003+02:002012-03-07T02:20:16.212+02:00Civil WarsCivil Wars Türkiye'ye konsere geliyormuş,<br />1 ay önce ne kadar sevinir, o konsere gitmek ile alakalı ne hayaller kurardım.<br />Belki çok uzun bir ikna etme süreci yaşardım, belki bir sürpriz gibi yapardım; Ama ikinci kez günleri karıştırmazdım.<br /><br />Şimdi değil Ankara'ya; Dikmene kapımın önüne gelseler izlemeye gidemem. Niye gideyim ki ne yapayım bir başıma.<br />Konserler kendi içeriğiyle gruplarla değil, oraya gittiğin insanlarla anlamlı ve çekilir olurlar bana göre.<br />Civil Wars'un şarkılarını seviyorsam ne olacak ki, gece yatağıma yatıp, mp3 ümden dinlerken hayal kurmak, gerçekte istediğime en yakını.Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-6634208636308942401.post-9458088371751809032012-03-02T02:48:00.003+02:002012-03-02T02:58:59.225+02:00Bir DereceŞubat geçti.<br />Güzel hayaller kurarken başladım Şubata ve bir seri yapmaya karar verdim<br />Ama şubatın benim için planları farklıymış.<br />İlk öce en güzel, en mutlu hayallerimi baltaladı, sonra tanıdığım en bilge insanı aldı.<br />Dedemin kaybını normal karşılıyorum. 87 yaşında, hasta, 20 gündür yoğun bakımda olan biri. Ne bir keşkesi kaldı ne tamamlaması gereken bir işi. Hayatını yaşadı ve tamamladı. O konuda tek üzüntüm onu bir daha göremeyecek, konuşamayacak olmam. Ölümle bir derdim yok, 12 yıl önce ben onu öğrendim zaten.<br />Beni daha çok zorlayan diğer şey. Devam eden hayatın sorunları, geleceğe dair hayallerin tıkanması. Asıl dram budur bence düşününce.<br />Çoğu insan son zamanlardaki depresifliğimi dedemi kaybetmeme bağlıyor. Elbet onunda yarası ayrı ama asıl kanayan hasta eden değil o.<br />Zor bir başlangıç ve zor bir yol çıkmaza girdi. Ama ne yoldan dönesim var ne de başka bir adres sorasım.<br />Artık ilk bahar.<br />Ama daha çok donuyor, daha çok üşüyorum.<br />Canımı acıtsa da hayal kurmak bir derece ısıtıyor.Karşıhttp://www.blogger.com/profile/02013998278340909442noreply@blogger.com0