18 Nisan 2010

bok

Bir haftada hem vizelere girip hemde çok yoğun bir staj dönemi geçiren, üstüne üstlük bir de hastalanan bir insanın biraz rahatlaması, gülmesi gerekir diye düşünüyorum. Ama bu hafta ne rahatladım ne de güldüm. Tek boş günüm olan bugün yaptığım tek aktivite, yarım saat bilemedin bir saatlik bir yürüyüştü. Bom bok bir haftayı bırakıp bir yenisine giriyoruz ve bunun daha iyi geçmesi konusunda hiç bir ümidim yok. Bu aralar elimi attığım şeyler bok gibi gidiyor. Yatıp uyumak dışında ne bir şeye halim ne de isteğim var. Öyleki; Konuştuğum herkese aynı şeylerden bahsedip aynı konulardan şikayet ediyorum. Dilencilerden farkım yok, bildiğin neşe ve enerji dileniyorum bir karşılık vermeden. İnsanlar bu süreçte bana katlanıyorsa ve hala "tamam anladık yetti artık!" demiyorlarsa, teşekkürü haketmişlerdir sanıyorum. Bu sürecin geçmesini kolaylaştıracak birşey arıyorum ama hep zevkle yaptığım şeyler bile zahmetli işler gibi geliyor gözüme. Gaza getirecek, tutunacak birşey olsa güzel olurdu.
Hep kızdığım, laf ettiğim, anlamsız bulduğum tarzda yazılardan biri oldu. Ezik bir içini boşaltma yazısı..

Hiç yorum yok:

Rüya

Güzel rüyalara dair en kötü şey, uyanmak.