23 Haziran 2010

Meğerse

Meğerse bu yazı benim söyleyemediğim şeyleri anlatıyormuş, hissettiğim şekliyle.
Ağzımdan çıkmasına izin veremediğim, beni sürekli dağıtan şeyleri anlatıyormuş. Ben o zaman, orada söyleseydim olmazdı. Ama şimdi burada yazınca olsaymış keşke. Değişkenler yokmuş meğerse burada.
Zamanın da, kişilerin de önemi yokmuş ki burada. Tarihi geri alıp, istediğim detayları, istediğim karakterleri silebilirmişim ayrım gözetmeden, adilce.
Bu yazı zamanları dondurup beni içlerine hapsetme yetkisinede sahipmiş meğerse. Bende boyun eğermişim halimden mutlu.
Meğerse yarından sonra duracakmış Ankara'ya sürekli yağan yağmurlar. Sıraylaymış meğerse herşey, biraz gökten, biraz göğe bakan insanlardan.
Meğerse ben bu yazıya noktayı koyduktan sonra mutlu olacakmışım, hiç bir idea kalmayacakmış kafamda düşündürecek, üzecek

22 Haziran 2010

Afiyet olsun; Işığınız bol olsun; Karpuz gibi göt olsun...

Fotokritik hesabımı sildim, favori fotoğrafçılarım bile foto yüklemiyordu, ikidebir salak salak mailler almaktan sıkılmıştım, iyi oldu :D

21 Haziran 2010

ehe

Bugün sanırım çektiğim en komik ve güzel fotoğrafı çektim, kadraj, ışık falan hiç özel değil. Aceleyle ve biraz zor çekildi; Yamuk olabilir, hatta net bile olmayabilir. Hatta hatta yeni makinının insafına göre olmayabilebilir :D

Never ending breakfast

Son bir buçuk sattir yavaş yavaş kahvaltı ediyorum. Bir yandan hazırlıyorum, bir yandan yiyorum, oh bee :D

20 Haziran 2010

Dün yazacaktım, unutmuşum.

Bir insan kırk yılda bir beyaz tshirt giyerse ve aynı şekilde kırk yılda bir dalından meyve yerse, o beyaz tshirt'ün üstüne o sözkonusu meyve (bkz:kiraz) sıçraması kaçınılmazdır. Değil mi mörfi amca?

Teşekkisyan :D

Nesnel, çok gerçekçi konuşup bana farklı bir açı gösterdiğin için teşekkürler :D Ama o açı kabusum olacağından, inşallah senide vuvuzelalı adamlar kovalar rüyanda :P

19 Haziran 2010

Dengesiz'in Annesi,

Gerçekten fal bakabiliyor, söylediği şeylere inanılmaz boyutta bir detay koyabiliyor ve benzetmeleri korkutucu derecede doğru. Dengesizin annesinden neden bu kadar korktuğunu biraz olsun anladım :P

Irony is a bitch!

Hayatımın en ironik gafını yaptım. İstesem diyemezdim, ki diyemedim. :D

O hayır tanrım olamaz!

Yan komşudan acaip bir dans müziği ve tepinme sesleri geliyor, Yoksa yanı başımda apaçi mi var ?

17 Haziran 2010

Şu an kendime mi daha çok sinirliyim, yoksa başkasına mı bilmiyorum. Ama bu yaz ki tüm gezme planlarımı iptal edip çalışmak, kimseyi dinlemek zorunda kalmamak, tek huzur yolu gibi görünüyor.

16 Haziran 2010

ehehe

Notların tahimi açıklanma saati yaklaştıkça, insanların feysbuk ve emesende nasılda çoğaldıklarını görmek ne ilginç.
-Ben bu yazıyı niye mi yazıyorum? Zaman geçsin diye !

15 Haziran 2010

Van hel of a nayt

Uzun süre aradan sonra harunla basket oynadık. Teke tek maç yaptık verdim kafasına 12-9 :P
Ve bir klasik olarak, feci şekilde yağmur yağdı oyunun sonunda eve dönene kadar sırılsıklam olduk.
Neyse gece 11.30 gibi naapsak dedik, "hadi buluşakda yürüyek" dedik, bayadır yürümüyoruz diye. Biralarımızı içe içe baya yürüdük, kızılaya kadar gidelim diyorduk ama ayrancı pazarının orda oturduk ve gittiğimiz en uzak nokta orası oldu.
Otururken bir sürü böcek gördük, ne pislikmiş lan! Neyse her zamanki gibi içiş+(felsefe+din+karı/kız+gelecek) muhabbetimizi yapıp eve doğru dönüyorduk...
Bu noktada ne oldu emin değilim, ama ikimizinde çocuklar gibi yaramzlık yapma isteği hat safaya çıktı :D
İlk başta bulduğumuz çocuk parklarında oynamak, etrafa taş atmak, çöp poşetlerini evlerin balkonlarına fırlatmak, çöp bidonlarını devirmek, bulduğumuz her cam şişeyi havaya atıp kırmak, dükkanların önündeki bağlanmamış şeylerin yerlerini değiştirmek, ulaşabildiğimiz tv antenlerinin kablolarını çıkarmak veya yamultmak gibi masum şeyler yaptık.
Ancak sonra bu gibi masum ve çocukça şeylerin bizi eskisi kadar heyecanlandırmadığını düşündük ve;
Park edilmez levhasını bir arabanın üstüne koymak;
1-2 kaldırım taşını söküp, apartmanların kapılarına barikat kurmak;
Bir kahvenin önündeki hayvan heykellerini yere yatırmak;
Başka bir kahvenin kapısının önüne; "Kazı çalışması var diğer taraftan girin" tabelası koymak;
Bir başka trafik hunisini elektrik direğinin üstüne asmak;
Köpek sürüsünü bağıra çağıra kovalamak;
Bulduğumuz bir kasa çürük elmayı sağ sola, balkonlara paylaştırmak;
Meyve kasalarından İlker 1. caddeye barikat kurup, sabahın köründe trafiğin içine sıçmak;
Bir yapı marketin önündeki klozeti alıp yolun ortasına koyup foto çekinmek;
Üstü kapalı bir arabanın örtüsünü açıp, örtüyle birlikte kaçmak 100-150 metre sonra örtüyü de bırakıp devam etmek;
Ve finalde, tuvalet bulamayıp, şadırvana işeme fikrine sıcak bakmak ve eyleme döküldüğü anda az daha bir amca tarafından enselenmek.
Gibi bir çok şey yaptık. Ama işin en komiği, aynı bölgelerde dolandığımızdan ve alkolün etkisiyle yaptığımız her şeyi tam hatırlamadığımızdan, kendi yaptıklarımızı görünce "oha bunu da mı yaptık" dememizdi.





Sitem

Eğer çok sevmekle övündüğün çocuğunu bir damla bile tanıyamadıysan; Onun davranışlarını, ruh halini hiç anlayamıyorsan; Ve zaten hiç iyi geçinemiyorsan, onun seni sevmesini bekleyemezsin değil mi anne ! Teşekkür ederim sana çok güzel geçirdiğim zamanları hasta ruh halinle bir kere daha mahvettiğin ve yolumu olabildiğince çabuk senden ayrı çizmem gerektiğini bir kez daha hatırlattığın için.

13 Haziran 2010

Bad Karma

Hava iyice kapadı ama ben dışarda olmadığım için yağmayacak. Bu kadar net.
Ama biraz sonra koşmaya çıkacağım ve sırılsıklam olup döneceğim yine. Adım gibi eminim.

Gülhan!

Az daha unutuyordum saatimi kurmayı, yarın sabah 10 da çıkcak bebeğim :P Tv8 in değişik yayın politikaları yüzünden yine tekrarı izlemeye mecbur kaldım! Ulan bir hafta perşembe bir hafta cuma veriyorsunuz deli ediyorsunuz !

Tiger

Bir kızın, kaplanlardan söz açıldığında; "Uuu kaslılar, kıllılar" falan diye tahrik olduğuna şahit oldum, daha ne olsun!?

"Ekmeklisin"

Bugün bana ekmeklisin dediler, hatta yüzüme de değil arkamdan dediler.
Ama günümüz gençleri arasındaki anlamı; "gideri var", "taş" falan gibi bir şeymiş.

Cipsss

Bugün aylar sonra cips yedim. Ama daha aylarca yemem peeh..

11 Haziran 2010

Raindrops keep falling on my head

Bu akşamda enerji seviyemin yüksek olduğunu düşünmem sonucu, tüm yağmura, fırtınaya rağmen çıktım yürüdüm.
Herkesin kaçıştığı, boş ağaç altlarına veya apartman diplerine sığındığı bir anda, herşey yolundaymış gibi yürüyen bir insan çok dikkat çekiyor hala.
İnsanların ıslanmakla ilgili bu takıntıları nedir anlamıyorum, sanarsınız ki hiç yıkanmıyorlar, gerçi cidden çoğu insanın hiç yıkanmadığından şüpheleniyorum.
O değil de ben bayadır yağmurda yürümemişim iyi oldu. En son yağmurda yürüdüğüm zamanları hatırlayayım... Ya bir şemsiye, ya da bir şal oluyordu etrafta.
Bu yaz baya yağmur yağacakmış, daha çok ıslanırım ben.
Bakınız

09 Haziran 2010

Höh

Sabahtan beri bir tuhafım, gereksiz bir sinirle güne başladım, sınavım iyi geçti, eve geldim.
Evde biraz oturunca sinirim yerini abartılı bir enerjiye bıraktı, çıktım 3 buçuk kilometre koştum saat 2 buçukta, koşarken niyeyse yine sinirlendim, eve geldim biraz daha spor yaptım. Sonra dengesize dedim sinirliyim konuşak diye kızılaya indim. O da yazık beni dinlemekten bıktı. Kendine eziyet etme diyor :D Neyse şimdi eve geldimde hala bişeylere tekme atasım, koşasım falan var.
O değil niye bu kadar enerjiğim. Acayip bir şey yemedim, hatta doğru düzgün bir şey yemedim.
Vampirmi oluyorum, kurtadammı oluyorum, ne oluyorum?

Ek: Aha okul tayfası aradı yine gidiyorum.

08 Haziran 2010

Suited up!

Takım elbise nasıl dikkat çekiyor yaw, çok yakıştığı içinmi, yoksa benmi takımı çok iyi taşıyorum bilmiyorum ama baya bir ilgi gördüm :P
Sonra sunumumu yaptım 3 taşaklı hocaya karşı, danışmanım çok fena bakıyodu, ama geçtim ondan da sanırım bir şekilde.
Sonra yeni makinama film alcaktım, baktımki param yok. Sonra hatırladım bursum yatmıştı. Gittim onu çektim sanırım son kez oldu. 4. sene sonunda kesilecekti.
Vay anasını 4. sene sonu olduya lan !?

07 Haziran 2010

Suit Up!

Yarın bitirme projelerimizin sunumu var, traş olacağım, takım elbise giyeceğim falan. Hiç sevmiyorum öyle şeyleri. Zaten başım ağrıyor, daha hazırlanamadımda, şimdi yatıyorum ama 5 de kalkıp çalışmayı deneyeceğim :P
Ek: 5.30 da kalkıp hallettim =)

06 Haziran 2010

Değil mi?

Hiç bir şekilde parçası olmak istemediğim bir bölümü okumak neysede; Sırf o bölümü tamamlayabilmek adına saçma sapan dersleri vermek zorunda kalmak, geçen sene verememek, bu sene tekrar almak ve ona çalışmak zorunda olmak, rahat bi kafa için bile zordur diye düşünyorum.
Ben turizm mevzuatı gibi dersinde, onun hocasınında ta... Amına koyayım! Ne oldu söylemeyeceğim mi sandınız ?

Çekik gözlü psikopatlar

Old boy ve thirst gibi iki adet uzak doğu yapımı ve türlü türlü psikopatlık içeren filmleri 24 saat içinde izledikten sonra, koşarken karşıdan geldiğini gördüğüm çekik gözlü aileye şüphe ile baktım.

Minolta

Minolta x700 bkz ve
Makinon 135mm f/2.8 also bkz
Aldım bugün antika pazarından, sorunsuz herbişeyi çalışıyor, hemde ikisi sadece 75 liraya. Şimdi sahibinden.comdan falan baktımda o ikiliyi 150-200 den aşağıya satan yokmuş sevindim walla!
Nesnel de kensisine lens seti aldı onunda 135mm ve 28mm prime lensleri oldu.
O değilde 135mm nin bokehleri çok tatlı lan :D çarşambadan sonra her türlü modeli itina ile güzelce çekerim :D Makinanın diyafram öncelikli modu da var benim ilk analoğumda olmayan. Oh daha ne olsun!

Son uyarım!

Evet kutay bak kutay diyorum kimliğini ifşa ediyorum! karşı marşı anlamam ben !
Şimdi git dişini fırçala, masandaki sallama çay içtiğin fincanı mutfağa götür, boş deodoran kutusunu yerden al, tripodu topla, tripodu toplama yarın foto çekcen ! sonra camı kapat, yat yatağına, biraz tv ye bak sıkıl ki uykun gelsin, sonra uyu ve içinde güzel kadınların olduğu veya acayip maceralar yaşadığın vurdulu kırdılı aslanlı kaplanlı rüyalar gör, hatta uç rüyanda bayadır uçmuyon. sonra sabah kalk ve daha önce dediklerimi yap! Yarın akşam rapor vercen!

Kendime uyarı!

Yatsana ulan!
Hem çok işim var diyon hem oturmuş blog yazıon!
Yarın 9 da kalkıp gülhanı izlicen sona koşcan, sona ders. Ha bir de arada foto çek kendine gel!

!!!

Staj bitti ama keyifsizlik tüm hızıyla sürüyor.
Yok rapor, yok bitirme projesi, yok finaller, yok.!
İşin ilginç yanı bu sefer farklı tepkiler veriyorum, genel anlamıyla sinirleniyorum herşeye. Herşeye sinirlenmemi geçtim, genel anlamda sinirlilik huyum değildir o başlı başına ilginç.
Bugün bir yerin girişinde önümdeki gençlerin üstünü aradılar, bana "siz buyrun" dediler diye bile sinirlendim. Niye ben buyuruyom lan asıl benden korkun!
Giriş de gençlik parkının girişi, yeni gelen aletlere bindim foto çektik falan. Yeni bir alet var bööle kule kadar yüksek ve mütiş bir hızda dönüyor falan millete ebesini tersten gösteriyor. O alet sinirimi aldı, mutlu oldum biraz ama olsun yani yetmez!
O da değil, hem çok dersim var diyorum, hem gençlik parkına gidiyorum. Gelde sinirlenme!

01 Haziran 2010

Polaroid

Polaroid 600 makinem var çocukluktan kalma.
Film bakayım dedim, bir de ne göreyim 10 lu filmler için 120 lira civarı fiyatlar uçuşuyor. Tabiki bunun sebibi artık üretilmiyor olmaları. Ama son üretilen polaroid filmlerinde son kullanma tarihleri geçen sene dolmuş, e nedir o zaman bu fiyat? Artık antikamı oldu onlar?
Neyse allahtan dünyada bir grup insan www.theimpossibleproject.com sitesini kurup girişimde bulunmuş da bir şirket el atıp üretmeye başlamış. Evet taze polaroid filmi bulmak mümkün artık ama onunda 10 luk filmi 20 euro! Kargoydu falandı filandı 60-70 lirayı bulur onunda gelmesi..
Yani polaroid sahibi olmam bana bir şey katmadı, yine kullanamıyorum.

2024

Lan hayat güzel, eforsuz, mutlu olabiliyormuş. 2023 yılı biterken bunu hatırladım son iki aydır. Hep çekindiğim, korktuğum şeylere, bir kapı...