11 Nisan 2012

Açlık Oyunları

Açlık Oyunları güzel bir seri idi. 2 haftada okumuştum 3 kitabı da.
Ama filmine gidemedim.
Gidecek insanlar vardı tabi, vakitte vardı, kaldı ki hala var vakit.
Ama gidemem.
Kitabı öğrenmem, okumam, ilgi duymam falan benim edebiyata olan ilgimden değildi.
Belirli bir insana olan ilgimden idi.
Kitabı okurken Katniss'i hep öyle hayal ettim.
Kendimi de oradaki fırıncı çocuk gibi görüyordum.

Onun şansını yaşamak istedim.
Onun gibi ölümle yüzyüze gelsem de, zorluklar çeksem de, hayal edebileceğim en güzel şeyleri bir şekilde yaşayabileceğimi düşünüyordum.
Ama ben ne fırıncı çocuk kadar ölümle yüzyüze geldim, ne o kadar zorluk çektim.
Keşke o kadar zorluk çekseydim de sonu onunki gibi olsaydı.
Keşke şimdi odamda güven içinde oturacağıma ölümüne savaşacak bir sebebim olsaydıda, hikayemin sonu onunki gibi olsaydı.

Ama kendime ne kadar savaş yaratsam da, hayatta kalsam da sonum öyle olmayacak.
Ancak kendim bileceğim "Gerçek mi; Değil mi?" sorusunun cevabının "gerçek" olmasının anlamını, acısını.

Hiç yorum yok:

Rüya

Güzel rüyalara dair en kötü şey, uyanmak.