17 Ocak 2009

What a day...

Dün sabah kalktım bütün dönem boyunca yapmam gereken projeyi yaptım. Öğleden sonra sınava gittim. Giderken kafamdan, ”herşeyi çok düşünüyorum, daha çok harekette bulunmalıyım” diye geçirdim.
Yine çalışmadan girdim sınava ve yine bir şekilde hallettim sanıyorum. Neyse ilginç kısımlar bundan sonra başlıyor. Sınavdan çıktığımızda üst sınıflardan bir arkadaşın son sınavıydı bu ve dolayısıyla bir veda ortamı vardı. Giden kişi herkesle vedalaşınca hepimiz bir tuhaf olduk, sanki biz mezun olup gidiyoruz gibi bir hava oluşmuştu.. Bu tuhaflığı üstümüzden atabilmek için Okay ve Serkan ile tunalıda biraz takıldık bir şeyler yiyip içtik. Sonra ben eve dönerken bir kırmızı şarap alayım dedim, kuruyemişçiye gidip 20 ytl civarında bir şarap sordum o da bana bir tane önerdi tmm dedim, aldım. Sonra kuruyemişçiden çıktığımda adamın bana 20 ytl fazla para üstü verdiğini fark ettim, girdim içeri adama verdim 20 lira dedim böle böle diye, adamın öyle bi bakışı vardıki bir an için bana sarılcak sandım :P
Neyse eve geldim şarabın tadını çıkarma hevesiyle, bilgisayarımı açtım, msne girer girmez orta okul arkadaşım Esra bana bir link gönderdi. Açtım baktım, ilk başta tam ne olduğunu anlamadım, ne olduğunu anlayınca da bir tuhaf oldum, Orta okulda bizle aynı sınıfta olan Ümit adlı bi arkadaşım askerdeyken kan kanserine yenik düşüp,ölmüş…
Adam benimle yaşıt lan, hastalığa yakalanmış, askere gitmiş, kim bilir başka ne zorluklar çekmiş, sonrada noktayı koyup gitmiş..
Ne biçim iş lan, Sürekli etrafta bu yaşlarda insanlar ölüyor tabî ki, daha kötü durumlar daha feci kayıplarda oluyor muhakkak, ama insanın kendi çevresinden biri olunca, daha bir düşünüyor insan..
Saat 11e falan geliyordu, ben evdeki iki biramı bitirmiş, şarap şişesinin dibini görmüş ve acıkmaya başladığımın farkına varmaya başlamıştım..
Harun’a yürüyerek kızılaya gidip, kokoreç yemeyi önerdim, o da tamam diyip bize geldi. Giderken birer bira aldık, O yağmurda kızılaya kadar yürümek ne kadar akıl karı düşünülür(bunun delice olduğunu düşünenler yazının devamını okumasın:))
Neyse ıslana ıslana kızılaya geldik, kokoreçlerimizi almak üzere sakaryada ki profesör kokoreçe gidiyorduk ki, bypass’ın halen açık olduğunu gördük, e o durumda orda da bir iki bira içmeden gitmek olmazdı, içerisi rock bar dan çok clup havasındaydı, ortalıkta kendinden geçmiş şekilde dans eden bi ton insan ve kafa s.kci yükseklikte müzik vardı. Neyse orda da 2 kez depolarımızı 70 lik birayla doldurup boşalttıktan sonra. Kokoreçlerimizi yedik ve dönüş yürüyüşüne başladık, saat 2-3 civarıydı ve o sırada aklımıza harika bir fikir geldi; kendimizi bi sürü midye alıp yemeliydik (delüü) neyseki bi midyeci bulduk ve 40 tane midye aldık ve dönüş yürüyüşüne başladık, yürüyüşümüz boyunca bir çok yerde tanrının bize bahşettiği biraları doğaya geri vermek zorunda kaldık, ve bu noktada söylemeliyim ki, karanfil sokaktaki merdivenler, yüksel caddesi üzeri, ve hatta kuğulu parkın havuzu (ve buradan hatırlayamadığım bir çok nokta) artık sandığınız kadar temiz ve hijyenik değil…
Dönüş sırasında birkaç yerde daha hasara yol açtık, ben şahsen vadi tarafındaki duvarın üst kısımlarını süsleyen taşları koparıp fırlattığımı hatırlıyorum, bayağı ağır ve sağlam şeylerdi, güneşin ilk ışıklarıyla insanlar eksikliği fark edecektir sanıyorum =)
Ama çevreden daha çok zarar verdiğimiz bir şey varsa o da kendimizdik; Harunun kazayla bir su birikintisine basması yerini her gördüğümüz suya atladığımız bir oyuna bıraktı. İğren bir şekilde her gördüğümüz su birikintisinin içine atlamaya başladık, Hatta bir ara vadideki çimlik alanda ıslak çimlere yatıp melek figürü yaptım, sonrasında daha da abartıp ıslak çimlerde o soğukta attığımız taklalarda kafalardaki “delimi bunlar?” sorusunu canlı tutmaya yetecektir sanıyorum..
Gördüğümüz her suya atlamamız, pantolonlarımızın tamamen ıslanmasına yol açtı, ki benim altımda beli lastikli bir eşofman vardı ve suyun ağırlığıyla habire düşmeye başladı. Ben bir ara saçmalayıp eşofmanım inik halde koştuğumu, o şekilde su birikintilerine atladığımı ve en sonunda o şekilde yere oturduğumu hatırlıyorum…
Eve 6 da gelip üstümdekilerin hepsinin sırılsıklam olduğunu görünce şaşırmadım tabi, ama öğlen uyandığımda her tarafımın ağrıması ve oramda buramda yara bereleri görünce şaşırdım :P Ama burada yazdığım veya yazmadığım yaptığımız onca salakça iğrenç ve saçma şeyler harbiden çok iyi geldi, böyle şeyler yapmak lazım, az düşün çok yap... :P

5 yorum:

dübüratif patetez dedi ki...

Harbiden "What a day.." lan!! Heralde liseden beri yaptığımızın en iyisi buydu adamım :D

Karşı dedi ki...

işte fazla düşünüoz o yüzden bööle yapamıoz sık sık, az düşünmek lazım =)

cesetizleri dedi ki...

eee harikaymış. :)
çevreye zarar vermeseydiniz daha iyiymiş ama olsun vergilere sayarız artık :)

Blue Bird dedi ki...

Mükemmelmiş ya helal olsun bu arada o taşları çıkaran sen miydin bende kaç gündür kendi kendime merak ediyordum:)))

Karşı dedi ki...

Yakın zamanda belediye oraları tümden sökmüş(yada kafası benim o günkü halimden çook daha iyi birileri oradan geçmişde olabilir:)) Ama yakın zamanda bir hasara yol açmadım hatırladığım kadarıyla :P

Rüya

Güzel rüyalara dair en kötü şey, uyanmak.